“Fikrin ne fahişesi oldum, ne de maskarası,
Bir vicdanın bilemem kaçtır hava parası.” demiş şair..
Bu ülkede birçok alanda dün ve bugün değişen bir şey yok. Birçok alan kirli ve bunların başında da medya/basın sektörü geliyor.
Topluma doğru bilgi vermek, (toplum yararına)gizlenen yanlışları açığa çıkarmak gibi ulvi görevleri olan medya/basın alemi maalesef kalemini oldum olası çıkar gruplarından birine teslim ederek olayları bu doğrultuda çarpıtarak kamuoyunu yönlendiriyor.
Sonuçta: objektif kriterlerden uzaklaşan medya/basın, iki haksız tarafın aralarındaki güçler savaşının aparatı haline geliyor.
O nedenledir ki, medyaya/basına halkın güveni git gide azalmakta.
Medyanın/basının objektiflikten uzak yönlendiriciliğiyle halk da çıkarlarına uygun tarafta yer almaya kalkıyor, çoğu kez de kendini güç dengesine, çıkarına uygun neyse ona ayarlıyor, ona göre pozisyon alıyor.
Eğer, bugün toplumun iki yüzlülüğünden, çıkarcılığından şikayet ediyorsak bu durumun nedenlerinden biri, her tür iletişim kanalları üzerinden toplum zihninin ve vicdanının kirletilmesidir.
Bilhassa , feodal güç ilişkilerinin, para kuvvetinin, adaletten uzak korku ortamının oluşturduğu toplum yapısı doğu toplumlarına özgün olarak bilinir ancak maalesef Türkiye de ağırlıklı olarak benzer özelliklere sahip.
Bu tablo içerisinde objektif olmaya kalkmak her iki güç odağının ve onların yönlendirdiği büyük bir kesimin düşmanı haline gelmek demek.
Objektif olma gayreti, çabası içerisindeki medyacıların, yani meslek ilkelerini benimsemiş basın mensuplarının dostu azdır, onların dostları sadece haktan, hukuktan yana olanlardır. Çoğunluk halk böyle olmadığı için objektif Medya mensubunun düşmanı, sevmeyeni, seveninden daha çoktur.
Basın ilkelerine sadık basın mensuplarının önündeki en büyük engel de kendi meslek çevrelerine girmiş, meslek ahlakından uzak, her iki taraftaki çıkar gruplarının aparatı halindeki medya/basın maymunlarıdır.
Onları besleyenler bunun için beslerler ve bu tipler onların destekleriyle yol alırlar.
Meslek hayatım boyunca bu şerefsiz, beş para etmezlerden çok çektim ve sayıları hiç azalmadı, aksine daha da arttı! İnternet yayıncılığıyla birlikte ise bu medya tetikçilerinin sayısı inanılmayacak derecede çoğaldı.
İtiraf etmek gerek ki, bunlarla mücadele etmek zor ve oldukça riskli.
Eğer dürüst sosyal medya kullanıcılarının sayısı artar ve bunlar toplumda etkilerini arttırırlarsa ümit olunur ki bu toplumsal yaraya kıyısından, köşesinden katkı yapar, merhem olurlar.
Toplumu kirletenlere karşı mücadele etmek hepimiz için bir vatandaşlık görevi…