Küçük yaşlardan itibaren ülkesine duyduğu sevgi ve devletine olan bağlılığı, onu farklı kılan en büyük özelliklerindendi. Bu bağlılık, bir sevda gibiydi. Öyle bir sevda ki, ne gecesi ne gündüzü vardı.
Tarık, siyasetle ilk kez gençlik yıllarında ilgilenmeye başladı. Arkadaşları dışarıda oyun oynarken, o gazete manşetlerini okur, büyük liderlerin konuşmalarını izlerdi. Her cümleden bir anlam çıkarır, her kelimede ülkesine dair bir umut arardı. Rize’nin sokaklarında yürürken bile aklı hep ülkesinin geleceğindeydi.
Ekran Başında Geçen Geceler
Tarık’ın en büyük tutkularından biri, gündemi yakından takip etmekti. Haber kanalları, analiz programları ve siyasi tartışmalar onun için birer vazgeçilmezdi. Gece yarısı olduğunda, diğer herkes uyurken Tarık hâlâ ekran başındaydı. Gözleri yorgunluktan ağırlaşsa da, zihni hep canlıydı. Çünkü o, “Devlet için uyku olmaz” derdi.
Bazen ailesi onun bu haline şaşırırdı. “Evladım, biraz dinlen,” diyen annesine her seferinde şu cevabı verirdi:
“Anne, bu ülke için uyanık kalmamız lazım. Bizim uyuduğumuz an, ülkemiz için bir şeyler kaybettiğimiz andır.”
Devlet ve Millet Sevdası
Tarık için devlet, sadece bir yönetim mekanizması değil, milletin geleceğini şekillendiren kutsal bir varlıktı. O, devletin gücünün milletin birlikteliğinden geldiğine inanırdı. Her fırsatta arkadaşlarına, “Birlik olursak, çözemeyeceğimiz sorun yoktur” derdi.
Siyaset onun için bir araç değil, bir amaçtı. Çünkü siyaset, ülkenin geleceğini inşa etmenin bir yoluydu. Tarık, sadece konuşmakla kalmaz, çözüm önerileri üretirdi. Ekonomiden eğitime, tarımdan dış politikaya kadar her konuda bir fikri vardı. Ve bu fikirleri, günün birinde hayata geçireceğine inanıyordu.
Rize’nin İlham Kaynağı
Rize’nin hırçın Karadeniz dalgaları, Tarık’ın ruhuna yansımış gibiydi. O da dalgalar gibi güçlüydü, ama aynı zamanda doğası gibi huzur vericiydi. Arkadaşları arasında saygı duyulan, fikirlerine değer verilen biriydi.
Onun bu azmi, sadece Rize’de değil, çevresindeki herkeste bir umut ışığı yakıyordu. Tarık, gençlere örnek oluyor, onların da ülkesine olan bağlılıklarını artırıyordu. Herkes onun bir gün büyük bir lider olacağına inanıyordu.
Hayali: Daha Güçlü Bir Türkiye
Tarık’ın en büyük hayali, Türkiye’yi her alanda daha güçlü bir konuma getirmekti. “Eğitim, tarım ve teknolojiye yatırım yaparsak, geleceği kazanırız” derdi. Ama onun için en önemli şey, milletin gönlünü kazanmaktı. Çünkü bir milletin gücü, sadece ekonomisinden ya da ordusundan değil, halkının birliğinden gelirdi.
Her gece, hayalini kurduğu güçlü Türkiye için planlar yapardı. Bu planlar, onun sabah uyanma sebebiydi. Tarık, hayallerini gerçekleştirmek için asla pes etmeyen biriydi.
Tarık, Rize’nin sokaklarında büyümüş olabilir, ama onun hayalleri tüm Türkiye’yi kapsıyordu. Devletine olan aşkı, onu her gün daha da güçlü bir insan yapıyordu. Belki de bir gün, Tarık’ın bu azmi, ülkenin kaderini değiştirecek bir hikayeye dönüşecekti.