Kıymetli kardeşlerim Sakarya’dan, 30 Ağustos’a oradan Malazgirt Destanı’na çok önemli günlerin içerisindeyiz. Bu haftaki yazımızı kaleme alamadığımızdan 2013 yılında yazdığımız “Kapıkullarıyla zafer olmaz!” başlıklı yazımızı önemine binaen tekrar ilginize arzediyoruz…
Allah’ın yardımıyla gerçekleşen zaferlerimizin yoğun olduğu bir aydayız. Anadolu kapılarının İslam Medeniyetine açıldığı 1071 yılının Ağustos ayında gerçekleşen Malazgirt Zaferi derslerle dolu bir inancın, büyük bir azmin ve planın zaferidir. 200 bin kişiden oluşan Roma Ordusuna karşı Sultan Alpaslan ve onun 10 bin kişilik Müslüman Ordusunun Allah’ın yardımıyla gerçekleştirdiği zafer ve tüm zaferlerimiz sağlam bir iman ve nizamla, sağlam bir hukuk ve adaletle, sağlam bir ekonomi, güçlü bir savunma sistemi ve güçlü bir liderlik kadrosuyla gerçekleştirilmiştir. Gönül dostu bir muhterem zatın; “Bir milletin Allah’ın yardımıyla elde ettiği başarıyı bir kişiye tahmil etmek o millete en büyük hakarettir” dediği gibi zaferleri kendilerinden sananlar, liderlere umut bağlayanlar ve oturdukları yerden Mehdi (kurtarıcı) bekleyenler her zaman başarısız olmaya ve yenilmeğe mahkumdurlar.
Ana Hayat Yasamız Kur’an-ı Kerim’in Hadid (Demir) Suresi’nin 25. Ayeti Kerimesinde başarı ve zaferlerin dört temel esasa bağlı olduğu haber verilmektedir. Bunlar:
Kitap
Mizan
Hadid ve
İmam.
Kitap; Kur’an-ı Kerim’dir. Ona şeksiz ve şüphesiz iman ve Onu tatbiktir. Devletin ve toplumun anayasasının kaynağıdır. İlmi, ticareti ve kuvveti hazırlamayı emreder!
Mizan; Terazi! Kaynağını Kur’an-ı Kerim’den, tatbikatını Sünneti Seniyye’den alan hukuk prensibleriyle gerçekleşecek adalete dayalı sağlam bir yargı ve teraziyi doğru kullanacak helal çizgisinde bir ticaret. Yani güçlü bir ekonomi!
Hadid; Güç! Ana maddesini demirden alan güçlü bir teknoloji. Güçlü bir sanayi ve güçlü bir savunma sistemi. Buna ancak güçlü bir ekonomi ve ilim yoluyla ulaşılır.
İmam; Liderlik! Toplumu ana şefkatıyla kucaklayacak, devleti adaletle yönetecek, ülkenin ilmi, maddi ve manevi kalkınmasını sağlayacak bir vizyon ve misyona sahib lider ve kadrosu. Etrafındaki kapıkulları dalkavuklardan uzak, sadece Allah’a kul olan, uyarıcı dostlarının kendisine yakın olduğu bir lider ve kadrosu!
Önce karar verip sonra istişare eden anlayıştan uzak, önce danışıp sonra karar veren ve Peygamberlerimizi örnek ve önder alan bir kadro. Başarı ve zaferlerin ilacı olan bu dört büyük nimetten de mahrum kalan yeryüzü Müslümanları sahipsiz, aciz, çaresiz, zelil ve perişan!
Ülkelerimizin tamamı dış ve iç düşmanların silahlı veya fikri işgal altında! Cehalet, haksızlık, tembellik, birbirinin kuyusunu kazma, mezhepçilik, ırkçılık, hased, yalan, iftira, kin ve düşmanlık en yaygın bir bulaşıcı hastalık olarak aramızda!
Bu yüzden Afganistan, Irak ve Suriye’de olduğu gibi Cevdetler, Hasanlar birbirini vuruyor, Corclar ve Hanslar bayram ediyorlar! Galip gelen Siyonistler ve Haçlılar değil, Müslümanların birbirleri ile savaşı kafir ve zalimlere fırsat veriyor ve zafer sağlıyor! Asırlardır ümmetin arasındaki nifak ehli de düşmanların galib gelmesi için Müslümanları hep arkadan vuruyor!
Kitap ve Mizandan yoksun ama Hadid’i (demiri) ele geçiren emperyalist ülkeler, Dünya sofrasının rakibsiz canavarları. Bizler de onların savunmasız ve çobansız kuzuları. Kitap (İslam)’dan yoksun, adaletten uzak bu ülkeler; demirden ürettikleri devasa silahlarla sadece zulüm yapıyorlar. İşgallerini, kan ve gözyaşlarını barış sanıyorlar!
Maddi ve manevi gücü elimizden aldılar bizleri güçsüz hale soktular! Kendi ülkelerimizde bulunan petrol gibi en kıymetli madenlerin sahibleri olmayı başaramayan biz Müslümanlar, beslediğimiz kargaların eliyle kendi gözlerimizi oymağa devam ediyoruz!
Çünkü Müslümanların yaşadığı ülkelerin tamamında Kitap (İslam) lafta ve rafta! Mizan (ticaret, hukuk ve adalet) krallarda, sahtekarlarda ve bir avuç mutlu ve putlu azınlıkta! Hadid (ilim ve teknoloji) taklidi ve düşmanlarımıza hammadde için uşakta! Liderlikse dillere şenlik. Çoğu Sisi gibi Siyonist Efendilerine pisi pisi! Allah’a kul, halklarına hizmetkar olacaklarına emperyalist efendilerinin kapıkulları olarak gaflet ve ihanette!
Değişmez liderimiz ve önderimiz Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimiz ise hayatımızın her sahasında devre dışında! Bu ihanet ve gafletimiz yüzünden Dünya yüz yıldır dört canavar gücün elinde. Amerika, Rusya, Çin ve Roma! Bu canavar gücün hepsi, patronları Siyonist İsrail’i korumak ve ona yeryüzü Siyonist Devletini kurmakla görevli!
Bunun için yüz yıl evvel planladıkları üçüncü Cihan Harbi çıkarmanın provaları yapılmaktadır. Büyük Malazgirt Zaferi’nin ve İstanbul’un Fethinin intikamını almak üzere yeminli ve kararlı, gözü dönmüş bu şer güce karşı Kitab (İslam), Mizan (adalet ve ticaret), Hadid (Ağır sanayi ve güçlü bir savunma) ve güçlü bir liderlik kadrosu ilaçlarını kullanmaktan başka çaremiz yoktur.
Bütün bu oyunları bozmada baş aktör olması gereken ve gözüken Türkiye; iktidarı ve milli muhalefeti ve milli sermayesiyle birleşerek mutlaka güçlendirilmelidir. İran, Suud, Irak bindiği dalı kesmemeli, Türkiye ile el ele vererek büyük bir siyasi, ticari ve askeri güç birliği oluşturmalıdır.
Unutmayalım ki, bugün birlik olmayı başaramayanlar yarın birlikte ağlayacaklardır. Zafer yalnız Allah’tandır. Zafer inanların ve inandığını yaşayıp yaymak için çalışanlarındır. Büyük bir cihad ve şehadet ruhuyla bu güzel dini ve vatanı bize emanet eden şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle anıyoruz! Ruhları şâd, makamları Cennet olsun! Amin.
Nefsimizde, Ailemizde ve Ülkemizde “İslam Sözleşmesi”nin uygulanması, Mescid-i Aksa’mızın özgürlüğü ve tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız mübarek olsun.
Selam, sevgi ve duayla…