10102,52%-0,03
35,63% -0,03
37,17% 0,10
3139,80% -0,61
5033,23% -0,51
Tarlasını kendisinden habersiz kiralayan kardeşlerine dava açtı; kazanmasına rağmen kullanamıyor
Seyfettin EKEN-Gıyasettin TETİK/DİYARBAKIR, (DHA)- ANKARA’da yaşayan Mehmet Şah Biten’in (59), ortak bir binanın satışı için verdiği süresiz ve genel vekaletnameyi kullanan kardeşleri, kendisine ait tarlayı başkasına kiraya verdi. Dava açıp, kira sözleşmesini iptal ettiren Biten, tarlasını kullanamadığını belirterek, “Tam 1200 dönüm arazim, şu anda gasp, işgal ve yağma şeklinde sürülüyor. Defalarca şikayet etmeme rağmen hep adli kontrolle serbest bırakıldılar. Tapulu tarlama gidemiyorum” dedi.
Bismil ilçesi kırsal Arıkgöl Mahallesi’nde 1997 yılında ölen Ali Biten, 1990’da 5 bin 900 dönüm araziyi 6 çocuğu arasında bölüştürerek pay etti. 2 oğlu müteahhitlik ve ticaret yaparken iflas ettikleri gerekçesiyle, kendi paylarına düşen tarlalarını satmak istedi. Ankara'da yaşayan ağabeyleri Mehmet Şah Biten (59), ailede kalması için kardeşlerinin tarlalarını satın aldı. İflas eden kardeşler, daha sonra babalarından kalan ve ortak olarak kullanılan bir binayı daha satmak için, ağabeyi Mehmet Şah Biten’den 2000 yılında genel ve süresiz vekaletname istedi. Kardeşlerden M.B., vekaletnameyi kullanarak ağabeyine ait olan tapulu araziyi birine kiraladı. Durumdan haberdar olan Mehmet Şah Biten, kiralama sözleşmesinin iptali için mahkemeye başvurdu. 8 yılın sonunda mahkeme, geçen yıl sözleşmenin iptaline karar verdi. Tapunun Mehmet Şah Biten’e ait olmasına rağmen kardeşleri, tarlanın kendilerine ait olduğunu ileri sürerek, ekip biçmeye başladı.
‘VEKALETNAMEYİ KÖTÜYE KULLANDILAR’
Tarlanın kendisine ait olduğunu mahkeme kararıyla da tasdik ettiğini belirten Mehmet Şah Biten, “İki kardeşimiz dışarıda ticaret yaparken, tefecilerin eline düştüler ve iflas ettiler. Bir kardeşimiz müteahhitti ve çok zor durumda kaldı. Ölümle kalım arasında kaldı. Bu konuda biz kendisine her zaman yardımcı olduk. Ama sıra tarlalarının satılmasına gelince tarla da satıldı. Satılınca biz de baba ocağı dedik. ‘Köyümüzdür, bizden başka kimse yok’ dedik, satmak istedikleri arazileri satın aldık. Satın alınca bütün kıyamet burada koptu. Bu insanlar ‘Bizim arazimizi niye alıyorsunuz?’ demeye başladılar. Arazilerini geri verip, verdiğimiz parayı geri vermelerini teklif ettik, ona da yanaşmadılar. Arazilerini alınca, aramıza böyle husumet oluştu. Bunlar çok gerilerde, 2000 yılında inşaat mühendisi olan kardeşime bir vekalet verdim. Vekaleti babamın adına olan ve miras olarak almış ortak bir bina vardı. Bu binayı satarak, kendi borçlarını ödemek üzere kendi hakkımdan vazgeçmek kaydıyla kendisine bir vekalet verdim. Sonra bu kardeşim, vekaletnamemi kötüye kullanarak benden izinsiz arazimi bir kişiye kiraya veriyor. Tabii bunu duyar duymaz geldik ve Bismil Sulh Hukuk Mahkemesi'ne dava açtık. Ancak dava o kadar uzun sürdü ki sözleşmenin süresi 8 yıldı, dava da ancak 8 yılda bitti. Dava sözleşmenin iptaline ve tahliye edilmesine karar verildi. Bu durumda mahkeme icra dairesine bu tarlanın tahliye edilmesini ve sahibine, yani bana teslim edilmesine karar verdi. Bu durumda kolluk kuvvetlerinin marifetiyle tarlaya gittik. Oradaki bütün işlemleri resmi olarak tüm belgeleriyle bitirdik, eve döndük” diye konuştu.
‘1200 DÖNÜM ARAZİM BAŞKALARI TARAFINDAN GASBEDİLİYOR’
Arazi kavgasına dönüşmeden sorunun çözülmesini istediğini belirten Biten, “Ben evime geldikten sonra, daha köyden Bismil’e yetişmeden tarlaya tekrar girmişler. Bunu biz tabii ki kolluk kuvvetlerine tekrar bildirdik. Kolluk kuvvetleri oradaki durumu tespit edip, savcılığa göndereceklerini söylüyordu. Diğer günler de aynı şekilde şikayet ettim, kolluk görevini yaptı ve aynı şekilde tutanak tutup, savcılığa verdi. Ama maalesef savcılıktan bir sonuç gelmiyor. Tam 1200 dönüm arazim, şu anda başkaları tarafında gasp, işgal ve yağma şeklinde sürülüyor. Defalarca şikayet etmeme rağmen hep adli kontrolle serbest bırakıldılar. Biz bir sefer savcı beyle görüştük. Savcı bey geldi ve ifadelerini aldı. Ama yine durmadılar, ikinci hafta tekrar tarlaya girdiler. Şu anda bile ekim zamanı ve biz tarlamıza giremiyoruz. Bu insanlar tarlamızı şimdi bile sürüyorlar. Yapabildiğimiz tek şey karakola gitmek, oradan da savcılığa gönderiyorlar. Gerek Adalet Bakanlığı, gerek İçişleri Bakanlığı tarafından bu olaya bir el konulmasını istiyorum. İvedilikle savcılık bu hakkın kimde olduğunu yeniden tespit etsin. Tapular bende, Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) kayıtları bende, icra tutanağı bende. Telafisi mümkün olmayan zararlara girmeden çözülsün istiyorum. Ben medeni bir insanım, medeni bir şehirde yaşıyorum. Ankara'dayım. Buraya gelip gitmem de çok zor. Çok külfetli oluyor. Ama maalesef ben bu durumda hiçbir şeyi elde edemiyorum” ifadelerini kullandı. (DHA)
FOTOĞRAFLI