2025 yılı Bütçe görüşmelerine TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda başlandı. Bakanlıklara ayrılacak bütçe 1 ay boyunca Komisyonda görüşülecek. Aralık ayının ilk haftasında Genel Kurulda görüşülmesi beklenen 2025 Bütçesi hakkında konuşan CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, bütçenin halkın ihtiyaçları gözetilerek hazırlanmadığını, sermayeye hitap ettiğini söyledi.
CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, Plan ve Bütçe Komisyonunda Bütçe’nin tümü üzerine yaptığı konuşmasına, Cumhuriyet Bayramını kutlayarak başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İsrail tehdidi olduğuna dair açıklamasını hatırlatan Ocaklı, “"Savunma Sanayii Destekleme Fonu" adı altında yeni bir vergi dilimi oluşturarak Türkiye'de vatandaşların üstüne ayrıca bir yük getirmeye çalıştınız. Biliyorsunuz, Plan ve Bütçe Komisyonu, Genel Kurula gitmeden önce kanun tekliflerinin uzlaşılması üzerine oluşturulmuş olan bir Komisyon. O görüşmeler yapılırken ne yazık ki daha biz fikrimizi dahi söyleyemeden yeterince incelenmediği gerekçesiyle, muhtemelen Sayın Cumhurbaşkanı tarafından gelen bir telefonla, Komisyonun, Parlamentonun görüşleri hiç önemli olmadan o teklif geriye çekildi. Burada ben Mehmet Muş Başkanımı da koruyorum bu arada yani sadece kendimizi değil. Bizim de hiçbir fikrimiz olmadan, yeterince hazırlanmamış olduğu iddia edilerek iptal edilen bir teklif doğrusu, işte bugünkü sistemin bize dayattığı tek adam rejiminin yansıması ve karşılığı olarak önümüze geliyor.” dedi.
Konuşmasını, yeni anayasa tartışmalarını hatırlatarak sürdüren Ocaklı, “Bu anayasa tartışmasına ihtiyaç var ama Türkiye'nin demokratikleşmesine de ihtiyaç var. Ne yazık ki Meclis kürsüsünden Sayın Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan Öcalan'ın bu kürsüden terörün durdurulmasına yönelik talebi Erdoğan tarafından da yeni bir açılım olarak ifade edilmiş ama işin demokratik kısmı hiç ele alınmadan -işin doğrusu- sadece seçimde yeniden görev alabilme adına düzenleme yapılan veya çalışma yapılan bir projeden ibarettir. Yoksa Türkiye'nin demokratikleştirilmesi değildir mesele.” diye konuştu.
Yeni bir anayasa yapmak için önce var olan Anayasa'ya uyulması gerektiğini vurgulayan Ocaklı, “Daha Meclise iadesi yapılmamış olan, cezaevinde tutuklu bulunan bir milletvekilimiz varken yeni bir anayasanın teklif edilmesi doğrusu başka şeyleri düşündürüyor bize.” ifadesini kullandı.
“Şimdi, ne yazık ki bu merkezî yönetim bütçesinin halk nezdinde bir karşılığı yok yani bu bütçe halk için değil, bu bütçe sermaye için yapılmış bir bütçedir. Üzülerek söylüyorum, kamu-özel iş birliği projeleriyle köprüler, hastaneler ve otoyollar için, cari açığı meydana getiren firmalara olan borçları yerine getirebilmek için âdeta bu bütçe hazırlanmış durumda.” şeklinde konuşmasına devam eden Ocaklı, 2025'te 14,3 milyar TL’nin müteahhitlerin garanti ödemeleri için ayrıldığını kaydetti.
Bütçenin dikkat çekici bir başka yanının faiz ödemeleri için ayrılan payın büyüklüğü olduğunu ifade eden Ocaklı, “Bütçe aslında bir faiz bütçesi yani Türkiye'de çalışan bütün herkesin maaşlarının yarısı kadar bir faiz ödüyoruz. Ödeyeceğimiz faiz tutarı, 1 trilyon 950 milyar lira.” dedi.
Türkiye'nin sorununun yoksulluk ve işsizlik olduğunu söyleyen Ocaklı, bu bütçede onlara dair çözüm düşünülmediğini ifade etti.
Konuşmasında, Türkiye için önemli bir tehlikeye dikkat çeken Ocaklı, “Özellikle vahşi madencilik meselesiyle ilgili Türkiye'de çok uluslu şirketlere ön açılarak âdeta Türkiye'nin bir sömürge Afrika ülkesi gibi ucuz iş gücüyle çalıştırılmaya yönelik hazırlığı yapılıyor. Şimdi, bakın, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde, Rize'de yüzde 70, Artvin'de yüzde 71, Giresun'da yüzde 65, Samsun'da benzeri biçimde maden sahası olarak ilan edilmiş, ruhsat verilmiş yerler var. Bir ilin yüzde 70'ine nasıl olur da ruhsat verebilirsiniz? Bunların arasında elbette ki taş ocağı madenciliği rehabilitasyonu yapılmak kaydıyla kabul edilebilir bir şeydir ama "dördüncü grup madencilik faaliyeti" dediğimiz yani Avrupa Birliği ülkelerinin, siyanür yoluyla altının ayrıştırılmasını sağlayan düzenlemeyi yasak ettiği bir durumu Türkiye'de ticaret yapan firmalara biz serbest bırakacağız; bu olacak bir şey değildir.” ifadelerini kullandı.
Ocaklı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi, burada yapılması gereken şey, bu bütçenin biraz daha kamu yararı alır hâle getirilmesini sağlamaya yönelik düzenleme yapmak lazım. Mesela, bu bütçede neler yok diye baktığımızda, bizim gerçekten de bugünlerde hepimizin gündeminde olup kabul ettiği -aslında birçoğunuz bunu kabul ediyorsunuz muhtemelen- kadınlara, çocuklara yönelik şiddet ve taciz eylemlerinin büyüdüğü, bunların gazetelerde yer aldığı, iş cinayetlerinin arttığı, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığının sürdüğü ve devam ettiği bir ortamda geçim sıkıntılarını gidermeye yönelik herhangi bir etki bu bütçede yok. Dolayısıyla, bizim kaygılarımızı ortadan kaldıracak bir şey gerekiyor, buna dair herhangi bir düzenleme yok.”
“Taklit ve tağşiş uygulamaları yapan firmaların gıda ürünleri üzerindeki terörü durdurulamıyor. Bakın, bir iki ay önce bir çay fabrikasının çayla ilgili uygunsuz haberi yapıldığında haberi yapan "web" sitesine erişim engeli getirildi. Oysa bilgilendirmede bundan daha kutsal bir şey olabilir mi? Tabii ki vatandaş bunu bilecek ama böyle şeyler oluyor ne yazık ki.”
“Toplum sağlığında, sağlıkta çok önemli skandallar var, özellikle hastanelerimizde çok ciddi sorunlar var, ilaç fiyatları var. Pazartesi günü Meclise gelecek olan, yine, çocuk hastalıkları nedeniyle SGK'nin ilaçlarını karşılamadığı SMA hastası yurttaşlarımız var; onların sorunlarının çözümüne ilişkin herhangi bir durum yok. Gençlerin umutsuzluğunu giderecek, gençlere yönelik hiçbir şey yok. Burada vatandaştan vergi alınırken, yeniden değerleme oranlarını gözetip o yolla vergi alınırken vatandaşlara verilen maaşların ya da ücretlerin hedef enflasyon üzerinden verilmesi sizin adaletsizce bir yönetim yaptığınızın da en somut örneği olarak gösterilebilir.”
“Özetle, ben bu bütçenin yeniden revize edilmesini, bir alt komisyon kurularak toplum için daha yararlı bir hâle getirilmesini teklif ediyorum; önergeyle de bunları sunacağız. Bunun değiştirilebilme ümidinin olacağını pek de sanmıyorum amabiz bu bütçeyi değiştiremesek de Türkiye için bu iktidarı değiştirme umudumuzu tutuyoruz diyorum.”