Mehmet ÇINAR/ANTALYA, (DHA)-TÜRKİYE'de son günlerde baharın habercisi leyleklerin göç heyecanı yaşanıyor. Afrika'dan yola çıkan leylekler, Anadolu'ya Hatay'dan giriş yapıyor, binlercesi Türkiye'de kalıyor, 600 bini aşkın leylek de İstanbul Boğazı üzerinden Avrupa'ya göç ediyor.
İlkbaharın habercisi leyleklerin Güney Afrika'dan Avrupa ve kuzey ülkelerine İstanbul üzerinden gerçekleştirdiği göç yolculuğu başladı. Türkiye'de Hatay, Adana, Mersin, Konya, Eskişehir, Bursa, İstanbul Boğazı ve Trakya güzergahını takip eden leylekler, ardından Avrupa ülkelerine ulaşıyor. 1 Mart'ta başlayan leyleklerin ilkbahar göçü, 15 Mayıs'a kadar sürüyor. Bu yolculuğun en dar noktası olarak bilinen İstanbul'dan 600 bini aşkın leylek göç ediyor. İstanbul başta olmak üzere göç rotasındaki birçok ilde; LEylekEL, İstanbul Kuş Gözlem Topluluğu, Doğa Derneği gibi birçok kuş gözlem topluluğu üyelerince her yıl leyleklerin gruplar halinde gökyüzünü süsledikleri görsel şölen hem görüntüleniyor hem de kuş sayımı yapılıyor.
20 YILDIR LEYLEK SAYIMI YAPIYOR
20 yıldır İstanbul Boğazı'ndan geçiş yapan leyleklerin hem ilkbahar hem sonbahar göç yolculuğunu takip eden ve sayımlarını yapan LEylekEL kurucularından 79 yaşındaki Fikret Can 'Leylek Baba' olarak biliniyor. Göç sırasında yaralanan leyleklerin tedavilerinin yapılmasını sağlayan ve yıllardır bu konuda mücadele eden Fikret Can, bu coşkulu serüvenin binlerce yıldır kesintisiz devam ettiğini söyledi.
EN YOĞUN GÖÇ NOKTASI İSTANBUL'DA
Sahraaltı Afrika'dan yola çıkan leylek sürülerinin Nil Vadisi, Filistin, İsrail, Lübnan, Suriye güzergahını izleyerek Hatay Belen Geçidi'nden Türkiye'ye giriş yaptıklarını belirten Fikret Can, "Anadolu'yu boydan boya geçtikten sonra önlerine geçit vermez Karadeniz dikilir. Karadeniz'i geçemedikleri için sola dönerler ve İstanbul Boğazı'nı geçip üçüncü köprü, üçüncü havalimanı ve kuzey ormanları istikametinden Bulgaristan'a geçerek Avrupa'ya dağılırlar. O yüzden en yoğun göç, en dar geçiş noktası olan İstanbul Sarıyer'de izlenir" dedi.
İLKBAHAR GÖÇÜ 600 BİNİ BULUYOR
İlkbaharda 500- 600 bin civarı leylek göçü yaşandığını belirten Can, "Çünkü gençler olgunlaşana kadar Avrupa'da yuvalarında kalır. Leyleklerin erişkinliğe ulaşması 2- 4 yıl sürer. Göç eden leylekler eski yuvalarına gider. Eşlerden genellikle 1 hafta önce erkek gider, yuvayı düzenler. Ayrıca yeni yetme erişkin olanlar da kendilerine yeni yuva kurma telaşı içindedir. Eski yuvalara musallat olanlar da vardır ve genellikle yuva savaşları yaşanır. Yeni yetme gençler, hazır yuvaya konma gibi kurnazlık peşindedir. Kazanan yuvayı alır. Nisan sonundan sonra gelenlerin üreme şansı yoktur. Çünkü yavrulama ve yavrunun göçe yetişme süreci, en az 120- 130 gündür. Ağustos ayı başından itibaren de sonbahar göçü başlar, eylül ortasına kadar devam eder" diye konuştu.
EN BÜYÜK SORUN ELEKTRİK HATLARI VE DİREKLER
Leyleklerin en büyük sorunu olarak elektrik hatları ve direklerden kaynaklı ölümleri gösteren Fikret Can, "Türkiye ana göç yolu olduğundan on binlerce leylek sonbahar ve ilkbahar göçünde elektrik hatları yüzünden ölüyor. Yuva kurdukları direklerde yuvaları yanıyor veya göç sırasında kondukları tellerde elektriğe kapılıp ölüyorlar. Yer altına almak gerekir ama ekonomik olarak mümkün değilse yalıtım yapmak gerekir. Direkleri değiştirip şamdan şeklinde dediğimiz, teller altta, leyleklerin konakladığı yer üste gelecek şekilde düzenlenmesi gerekir. Bazı duyarlı şirketler yapıyor. Hatta Orman Bakanlığı 10 bin güvenli yuva amaçlı direk için söz vermişti, ne yazık ki 700'ü yapılabildi. Henüz güvenli yuva sorununu çözemedik, bu yüzden leylek ölümlerinin önüne geçemedik. On binlerce leylek ölüyor" dedi.
İSTANBUL'DA YABAN HAYATI REHABİLİTASYON MERKEZİ YOK
Leylekler ve yırtıcı büyük kuşların Lübnan ve Suriye gibi ülkelerde otomatik tüfeklerle tarandığını belirten Fikret Can, Lübnan'da özellikle büyük katliamlar yaşandığını söyledi. Dünyanın göç merkezi İstanbul'da yaban hayatı rehabilitasyon merkezi olmadığını da kaydeden Can, "İstanbul'da mutlaka Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nce bir yaban hayatı ve rehabilitasyon merkezi kurulmalıdır. Çünkü yaralı kuşlar tedavi edildikten sonra doğaya hemen salınamaz, avcılık ve hayatta kalma becerilerini yeniden kazandırmak için rehabilitasyon gerekir. Yaralı kuşların sadece tedavisinin yapılıp doğaya salınması yeterli olmuyor" diye konuştu. (DHA)
FOTOĞRAFLI