Geçmişe ışık tutan Karahantepe, tarih meraklıları tarafından ilgiyle araştırılıyor. Peki, Karahantepe'de ne bulundu? Karahantepe mi daha eski Göbeklitepe mi? Konuya yönelik detaylar haberimizde yer alıyor.
Karahantepe, Şanlıurfa’nın 60 kilometre doğusunda yer alan ve 12 bin yıllık geçmişiyle dünya tarihine ışık tutan bir arkeolojik alandır. Tarihi boyunca Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar için kutsal kabul edilen bu bölgenin, Eski Ahit’e göre, İbrahim Peygamber’in doğduğu Ur Kaśdim olduğu düşünülmektedir. Şanlıurfa, bu derin tarihin ve farklı medeniyetlerin izlerini günümüzde de gururla yansıtmaktadır.
İstanbul Üniversitesi'nin başlattığı “Göbeklitepe Kültürü ve Karahantepe Kazıları” projesi kapsamında, halk arasında "Keçilitepe" olarak bilinen bölgede Profesör Dr. Necmi Karul’un yönetiminde yürütülen kazılar, her geçen gün yeni bulgularla tarih anlayışımızı genişletmektedir.
Bu yıl, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı'nın desteğiyle Dünya Neolitik Kongresi düzenlenmiş ve yaklaşık bin akademisyen, Neolitik çağın derin izlerini barındıran Şanlıurfa’da bir araya gelmiştir. İstanbul Üniversitesi ve Harran Üniversitesi iş birliğiyle gerçekleştirilen kongre kapsamında, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen Göbeklitepe’ye benzer yapılar içeren Karahantepe’ye ziyaretler düzenlenmiştir. Burada bulunan T biçiminde dikilitaşlar ve ortaya çıkan eserler, Neolitik dönemin gizemli dünyasına ışık tutarken, bilim insanlarını derin bir hayranlıkla buluşturmuştur.
Göbeklitepe, Karahantepe ve Nevali Çori gibi Neolitik yerleşimlerin aynı bölgede bulunması, bölgenin arkeolojik önemini artırmaktadır. Yapılan araştırmalar, Karahantepe’nin Göbeklitepe’den daha eski olabileceğini ortaya koyarak bu alanı dünyanın en kadim Neolitik yerleşim yerlerinden biri olarak öne çıkarmaktadır. Şu ana kadar alanda 250’nin üzerinde "T" biçimli dikilitaş keşfedilmiş ve kazılar devam etmektedir.
Alman tarihçi Prof. Dr. Herman Parzinger, Japon arkeolog Prof. Dr. Junzo Uçiyama ve İspanyol arkeolog Prof. Dr. Feran Borel gibi birçok akademisyen, Karahantepe’deki buluntular karşısında şaşkınlıklarını ifade etmiştir. Parzinger, tepenin yapısına ve kazının niteliğine hayran kaldığını belirtirken, Uçiyama ise Japonya’dan uzak bu kutsal alanın kendisini oldukça etkilediğini dile getirmiştir. Borel, Karahantepe’yi Neolitik dönemin erken izlerini sergileyen eşsiz bir merkez olarak nitelendirmiştir.