Türkiye’nin farklı bölgelerinde meydana gelen yangınlar nedeniyle hüzün duyduklarını söyleyen Dervişoğlu, “Bu çeşit yangınların havadan müdahale olmadan söndürülemeyeceğini her yıl acı formda öğrenip bir yıl sonra unutan bir iktidarla daha ne kadar ormanımızı kaybedeceğimizin hesabını bilemiyoruz. Birçok alanda gördüğümüz İHA’ları, orman yangınlarında aktif bir formda kullanmak için daha kaç yangın bekleyeceğimizi bilmiyoruz.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye’de Beşşar Esed ile görüşme açıklamalarına değinen Dervişoğlu, “Keşke ikazlarımıza kulak verip, hakikat adımları daha evvelce atsaydı. Her hafta aklı başında her Türk vatandaşı üzere bu sorunu gündeme getiriyoruz fakat her saat daha da ağırlaşan, daha tehlikeli hale gelen bir tablo beliriyor. Türkiye’nin demografik akın altında olduğunu, sığınmacı ve kaçak sıkıntısının beka sıkıntısına dönüştüğünü ve hükümetin verdiği bütün sayılarda palavra söylediğini her fırsatta lisana getiriyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Kardeşim Esad’tan zalim Esed’e, zalim Esed’den sayın Esad’e tam yirmi yıldır süren savruluşun sonunda memleketimizin başına gelenlere dikkat çeken Müsavat Dervişoğlu, sığınmacı problemine el birliğiyle tahlil davetimizi yineleyerek; Türkiye’ye yönelik yıkım planına karşı durmanın her memleket evladının misyonu olduğunu vurguladı.
Kayseri’de bir çocuğa taciz tezleri üzerine meydana gelen olayları anımsatan Dervişoğlu, “Siz tahlili görmezden geldikçe, yani sığınmacı ve kaçakları ülkelerine göndermeyi reddettikçe Türk halkı kendi tahlilini bulmaya çalışacaktır. Siz tahlile ayak direttikçe, şiddeti tahlil olarak sunanlar da ortaya çıkacaktır. Ve yıllardır yürüttüğünüz yanlış siyasetlerin bedelini yalnızca çoluk çocuk, vatandaşlarımız, günahsızlar ödeyecektir.” dedi.
Türkiye’nin demografik yapısının korunmasının ülkenin ulusal güvenlik sorunu olduğunu tabir eden Dervişoğlu, sığınmacı probleminin bir evvel tahlile kavuşturulması gerektiğini söyledi.
Türk milletinin varlığı ve birliğini devam ettirmesi dışında daha büyük ve değerli bir probleminin olmadığını lisana getiren Dervişoğlu, “Bu sebeple yaşanan işgal ve yıkıma itiraz etmek, iktidar etrafındaki gerçek vatan ve milletperver kimseler için de eşsiz bir arınma fırsatıdır. Bugünden itibaren Türkiye’ye yönelik yıkım planına karşı durmak her memleket evladının vazifesidir. Bu misyon, büyük bir sorumluluk hissiyle yerine getirilmelidir. Tahlilin yeri sokaklar değildir. ‘Devlet yoksa millet vardır’ denilemez. Devlet, milletin teşkilatlanmış halidir.” değerlendirmesinde bulundu.