Zengin bir prehistorik ve klasik çağlar arkeolojisine sahip Burdurlular, 1950 yılların ortasında bir müze oluşturma çabasına girmiş. 1957 - 1960 yılları arasında dört sezon arkeolojik kazılar yapılan Hacılar Höyük ile bütün dünyanın dikkatini üzerine çekmiştir. Bu girişimlerin sonucunda Burdur Müzesi 1963 yılında resmen kurulmuştur. 12 Haziran 1969 yılında Müzenin bulunduğu yerde Şeyh Mustafa veya Küçük Şeyh Bulgurzade Ağa Medresesinin kütüphane olarak kullanılan Hicri 1239 tarihli Necip Efendi Kütüphanesi ve çevresinde yeni oluşturulan yapılarda Burdur Müzesi insanlığın ve bilim dünyasının hizmetine açılmıştır. Zengin bir arkeolojik potansiyele sahip olan ilimiz kısa bir zaman içerisinde Müzesini geliştirerek ülkemizdeki sayılı müzeler içerisinde belli bir yere gelmiş olmasına rağmen, yerleşim yeri ve sergileme imkanının yetersizliği görülmüş ve 1992 yılında müzenin batı kısmı kamulaştırılarak müzeye dahil edilen alan ile genişleyen müze günün gereksinimine uygun olarak yeni teşhir salonları ve eski eser depoları yapımına 9 Haziran 2001'de temeli atılmış ve 6 yıl süren revizyon çalışmaları sonunda 7 Temmuz 2006 tarihinde kapılarını ziyaretçi ve bilim dünyasına açmıştır. Türkiye’nin en zengin arkeoloji müzelerinden olan Burdur Müzesi, Avrupa Müzesi Forumu’ndan 2008 yılında, “Gezilip Görülmeye Değer Müze” ödülünü almıştır.
Salonlar
Sagalassos: Müze teşhir salonuna girişte Sagalassos Antik Kentinden gelen Kuzey Batı Heroon binasının etrafını süsleyen Dans Eden Kızlar frizi karşılamaktadır. Girişten sola dönüşle birlikte ilimizin genel arkeolojik haritası ile ilin genel tarihini tanıtan bilgi panosu yer alır. Ayrıca burada Sagalassos’un M.S. II. yy’da ki sınırını belirleyen, Düğer’de bulunmuş sınır taşı ile İmparator – Tiberius Caesar Augustus Döneminde (M.Ö.25-M.S.14)Sextus Setidius Strabo Libuscidianus tarafından taşıma araçlarının ücretsiz kullanımlarına ve bu hizmetin kimler tarafından hangi güzergâhta ve ne şekilde yapılacağına ilişkin kuralları belirleyen yazıtlı kitabe bulunmaktadır.
Sagalassos antik kentine ayrılmış bu salonun devamında; Kentin Roma Hamamında yapılan kazılarda 2007 yılında çıkarılan İmparator Hadrian'a ait baş ve ayak ile 2008 yılında çıkarılan İmparator Marcus Aurelius'un başı ve ayağının sergilendiği bölüm, bunlar hakkında ve hamam kazıları hakkında genel bilgileri içeren panolar vardır. İmparator başlarının karşısında, Sagalassos Aşağı Ağora'nın kuzeyinde İmparator Hadriana adanmış çeşme yapısından çıkarılan, orta oturan Tanrı Apollon sağında Satyr ve solunda Posedion'a ait bilgi panoları yer almaktadır. Bundan sonra Aphrodite ile Herculianum karşı karşıya durmaktadır. Bunların arasından geçtikten sonra sol taraftaki duvarda Aşağı Agoranın kuzeyinde açığa çıkarılan ve Hadrian döneminde(M.S 117-138) yapılmış olduğunu bildiğimiz çeşme yapılarıyla ilgili bilgi panoları bulunmaktadır. Devamında Hera Ephesia, elinde bereket boynuzu taşıyan aristokrat bir kadın veya Tyke ile iki adet zafer tanrıçası Nike heykelleri bulunmaktadır.
Salonun devamında; Sagalassos Antik Kentinin Aşağı Agorasının Kuzeyinde İmparator Hadrian Döneminde (M.S. 117 – 138) yapılmış çeşme binasını süsleyen Hera Ephesia, elinde bereket boynuzu taşıyan aristokrat bir kadın veya Tyke ile iki adet zafer tanrıçası Nike heykelleri ve Aşağı Agora, hamam ve çeşmelerine ait bilgi panoları bulunmaktadır.
Salonun devamında (Sagalassos salonunun diğer kısmında) kentin önemli bir bölümünü oluşturan, Hellenistik dönemden buyana bir çok değişiklikler gören ve son olarak M.S. 2. yüzyılda yeniden düzenlenen Yukarı Agoranın kuzeyinde M.S. 160 – 180yılları arasında Antoninler Döneminde yapılmış olan çeşme binasının ön cephesini süsleyen Dionysos, Nemesis, Asklepios, bir bayana ait heykelin ayakları, Kronis ve diğer bir Dyonisos heykeli ve bunların arkalarında bu çeşmeye ait restitisyon ve izometrik çizimleri gösteren panolar yer almaktadır. Buradan geçilen ara bir salonda Pisidia ve Sagalassos bölgesine ait mezar kültünü yansıtan Ostothek ve Sunaklar ile ölü gömme kültlerine ait bilgi panosu yer almaktadır. Sagalassos bölümüne ait bu salonun arka tarafında yerel ve diğer tanrılara ait baş ve büstlerinin sergilendiği kaideler, seramiği ile ünlü Sagalassos antik kentinin seramik üretimine ait bilgi panosu ve pano üzerinde Sagalassos’un kendine has terra sicilata tipi seramiğinin Anadolu ve Akdeniz ülkelerine (Suriye, Ürdün, İsrail, Mısır, Kuzey Afrika, İtalya ve Yunanistan) ihraç yoluyla dağılmış olan bölgeler hakkında bilgi panosu ile bu seramiklerden örnekler bulunan çeşitli saklama kapları, günlük kullanım kapları, özel kullanım kapları ve bunlara ait kalıpların sergilendiği iki vitrin yer almaktadır.
Bu salondaki diğer iki vitrinden bir tanesi genel ve yerel Tanrı ve Tanrıça heykelcikleri ile Sagalassos daki din kültünü anlatan bilgi panoları ve diğer vitrinde ise günlük yaşamda kullanılan akla gelebilecek her türlü buluntunun yer aldığı tematik sergileme bulunmaktadır.
Müze girişine göre sağ taraftaki salonda Kibyra ve Kremna antik kentlerinden gelen taş ve mermer ağırlıklı eserler sergilenmektedir.
Kibyra: M.Ö. 300’lerde Miliaslı kolonistlerce kurulmuş Pisidia – Karia – Frigia ve Likia arasına sıkışmış Kibyratis lokal bölgesinde köklü bir devlet geleneği olan önemli bir kenttir. Kentin stadyumuna doğru nekropol alanından geçen anıtsal bir yol üzerinde Gladyatörlere ait mezarların bulunduğu yerden çıkarılan çeşitli Gladyatör frizlerinin bir film şeridi gibi yan yana sergilenmiş hali ve devamında vahşi hayvanlarla mücadele edilen av sahnelerinin betimlendiği M.S. 2. yüzyıla ait diğer frizler süslemektedir. Yine Kibyra Antik kentinden getirilmiş silahşor giyimli başsız bir heykelin sergilenmesi bu Gladyatör ve av sahneli frizlerinin görüntülerini biraz daha güçlendirmektedir.
Kremna: Perslerin Anadolu’yu işgalinden bu yana M.Ö. 6. yüzyıl (546) da kurulmuş daha sonra Roma İmparatorluk döneminde Pisidia bölgesinde varlığı bilinen 5 önemli Roma koloni kentlerinden birisidir. Bu kent içerisindeki muhtemel bir hamam binasından bulunmuş olan Aphrodite, Leton, Asklepios, Nemesis, Herakles, Büyük Athena, Apollon, Hygia, Giyimli bir Kadın ve Küçük Athena dan oluşan tanrı ve tanrıça heykelleri sıra ile sergilenmiş. Kremna ile ilgili bilgi panoları bu heykellerin arkasında bulunmaktadır.
Bu salonda ayrıca Burdur ili dahilinde bulunan Moatra (Bereket Köyü), Mallos (Karacaören Köyü), Paleopolis (Akören Köyü), Olbasa (Belenli Köyü), Lisinia (İlyas Köyü) ve Takina (Yarışlı Köyü) dan getirilmiş bir çok heykel, lahit ve kapakları, Ostothek, Mezar Stelleri vb.leri bulunmaktadır. Burada yukarıda da belirttiğimiz gibi Müzenin giriş katı taş eserlerin sergilendiği bir bölüm oluşturulmuştur.
Birinci Kat: Burdur Müzesinin 1. katında ise Burdur İlimizin 9.000 yıllık tarihini kronolojik bir sıra ile yansıtan ve bulunuş merkezlerine göre bir sergileme düzeni ile ziyaretçiye sunulmaktadır. Bu sıra başta ilimizin ve Anadolu’nun prehistorya tarihine ışık tutan Hacılar Höyük vitrini ki bunlar monokrom ve boyalı üstün teknikle elde yapılmış seramikler, taş, sleks (çakmak taşı) ve Obsidien (doğal volkanik cam) malzemeler ile kemikten yapılmış objelerden oluşturmaktadır. Devamında yine Hacılar’ın bir dublikatı olan Kuruçay Höyük malzemeleri vardır ki bunlar Hacılar malzemelerinin hemen hemen bir benzeri olmakla birlikte yer yer maden yapılmış bıçak ve keskilerde bulunmaktadır. Höyücek Höyük malzemeleri bazı ayrıcalıklar göstermekle birlikte hemen hemen Hacılar ve Kuruçay malzemelerinin benzerlerini teşkil etmektedir. Daha sonra Eski Tunç evrelerinin malzemeleri, Demir Çağı, Geometrik Dönem, Frig, Klasik Çaların malzemeleri, Hellenistik, Roma, Bizans ve Selçuklu eserleri ile de final bulmaktadır.
Müze Bahçesi
Burdur ve çevresinden getirilmiş olan Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait steller, mezar taşları, heykeller ve büstler, yüksek kabartmalar, Frizler, lahit ve lahit kapakları, yazıtlı taşlar, çeşitli mimari parçalar vb. eserler sergilenmektedir. Müze bahçesinde ayrıca kütüphane olarak kullanılan Küçük Şeyh Mustafa Efendi (Bulgurzâde/Pirkulzâde Necip Efendi) Kütüphanesi yer almaktadır.