Basın meslek örgütleri, Ankara merkezli soruşturma kapsamında 29 Ekim 2022 tarihinde tutuklanan ve 2023’ün Mayıs ayında tahliye edilen 8 gazeteciye yönelik açılan davada verilen cezalara tepki gösterdi.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Türkiye Basın Yayın ve Matbaa Çalışanları Sendikası (DİSK Basın - İş), Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), DFG ve MKG’nin çağrısıyla Şişhane Meydanı’nda bir araya gelen basın mensupları, 8 gazeteciye verilen cezaları protesto etti.
Gazeteciliği savunacağız” pankartı açan meslek örgütleri, “Birleşe birleşe kazanacağız”, “Özgür basın susturulamaz” sloganları attı.
Meslek örgütleri adına ortak açıklamayı MLSA Dava İzleme Koordinatörü Semra Pelek yaptı. “Gün geçmiyor ki gazetecilere yönelik yeni bir şafak baskını, gözaltı, tutuklama veya hapis cezasıyla uyanmayalım. Artık sistematik bir hal alan bu baskılar ülkenin 'normali' haline gelmiş durumda” diyerek konuşmasına başlayan Pelek, şöyle devam etti:
“Gazetecilere yönelik hemen hemen tüm davalarda aşina olduğumuz üzere haberlerin kendisi, hapis konusu yapılmıştır. Gazetecilerin cezalarına kanıt, onların tüm kamuoyuna duyurdukları haberleri olmuştur. Yine varlığı şüpheli 'gizli tanık' ifadeleri ile gazetecilik mesleği kriminalize edilmiş, faaliyetleri de 'örgüt üyeliği' kapsamında gösterilmiştir. Belirtmek isteriz ki; haber konularını, neyin haberinin yapılıp neyin yapılamayacağını, nasıl yapılacağını, başlığını, görselini belirleyecek olan mahkeme heyetleri değil, mesleki ilkelerdir. Yargıçlar, yayın yönetmenleri; mahkemeler de haber merkezi değildir. Nasıl ki bir hakim kamusal bir görev ifa ediyorsa, gazeteci de kamusal bir görev ifa ediyor.”
Gazetecilikte haber üretim sürecinin tümü, haber kaynaklarıyla yapılan görüşmeler ve haber konusunun 'örgüt suçu' kapsamına alınarak mesleğin kendisinin suç sayılamayacağını vurgulayan Pelek, şu çağrıyı yaptı:
“Gazetecilik faaliyetleri yürüttüğü için tutuklanan tüm meslektaşlarımız bırakılmalıdır. Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle hapis cezası verilen tüm meslektaşlarımızın cezaları bozulmalı, özgürce toplumu bilgilendirme faaliyetlerini yürütebilmelidir. Belirtmek isteriz ki bizler 'gazetecilik örgütü'nün üyeleriyiz. Hiçbir baskı, hapis cezası bizleri toplumu bilgilendirmekten alıkoyamaz. Toplumun hakikate, habere an fazla ihtiyaç duyduğu bir dönemde, mesleğimizden asla vazgeçmeyeceğiz.”
Basın açıklamasının ardından söz alan TGS Başkanı Gökhan Durmuş, gazetecilik faaliyetlerinin suç sayılamayacağına vurgu yaparak, görevini yapan basın mensuplarına yönelik tehditlere ilişkin de İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı göreve çağırdı.
Durmuş, “Bu toplumun haber alma hakkını korumak sadece basının görevi değil. Bu ülkenin anayasasında 'Basın hürdür, sansür edilemez' yazar. Bu ülkenin bakanı da gazetecilerin güvenliğini sağlamak ile hükümlüdür. Bugün bir siyasetçi gazeteci arkadaşlarımızı tehdit ediyor. Eğer o kişi hakkında işlem başlatılmazsa olabileceklerden bizzat kendisi sorumlu olacaktır” diye konuştu.
Hakkında ceza verilen Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Diren Yurtsever ise hazırlanan iddianamede sadece hazırladıkları haberler ile sosyal medya paylaşımlarının yer aldığını söyledi ve ekledi:
"Sadece bunlar gerekçe gösterilerek 8 arkadaşımıza hapis cezası verildi. Bizler haberlerimizden dolayı cezalar alıyorsak bu Türkiye’nin ilerleyen günlerde karanlık bir sürece doğru itildiğini gösteriyor. Gazeteciler kısıtlanarak, haberlerimiz engellenerek toplumun haber alma hakkı engelleniyor. Dayanışmada bulunan herkese teşekkür ederiz.”
Ankara merkezli soruşturma kapsamında 29 Ekim 2022 tarihinde tutuklanan ve 2023’ün Mayıs ayında tahliye edilen 8 gazeteciye dava açıldı.
Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Diren Yurtsever, Berivan Altan, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Emrullah Acar, Ceylan Şahinli, Zemo Ağgöz ve Deniz Nazlım, JINNEWS muhabirleri Öznur Değer ve Habibe Eren ve MA'nın eski stajyeri Mehmet Günhan hakkında açılan davada karar çıktı.
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın son duruşmasında Habibe Eren, Ceylan Şahinli ve Mehmet Günhan'ın beraatine hükmedilirken, 8 gazeteci hakkında 6'şar yıl 3'er ay hapis cezasına karar verildi.
