Yüzlerce yıllık tarihiyle Adıyaman‘ın en gözde ilçelerinden biri olan Besni için hazırladığımız Besni gezilecek yerler listesine başlamadan önce ilçe hakkında birkaç genel bilgi vermek istedik. 1.151 km2 yüzölçümüne sahip olan ilçenin nüfusu yaklaşık olarak 77 bin kişiden oluşuyor. Besni ilçesi Karasal ve Akdeniz iklimi özelliklerini taşıyor.
Besni, Adıyaman’ın tarihi ve kültürel açıdan zengin ilçelerinden biri. Besni turistik yerler arasında bolca tarihi yapı bulunuyor. Ören yerleri ve eski camileriyle tam anlamıyla bir tarih şöleni yaşatıyor gelenlere. Okurlarımız için hazırladığımız listemizdeyse Besni’nin en güzel yerleri konu alındı. Dilerseniz Besni gezilecek yerler listemize başlayalım.
Sugözü Mesire Alanı, Adıyaman
2018 yılında çevre düzenlemesi yapılarak turizme kazandırılan Su Gözü Mesire Alanı dışardan gelen misafirlerine huzur dolu saatler yaşatıyor. Yemyeşil ağaçların bulunduğu mesire alanı sahip olduğu su kaynaklarıyla da harika manzaralara sahip.
Çevre düzenlemesinin yapıldığı mesire alanında gelen ziyaretçilerin piknik yapabilmesi için masa, bank, mangallık gibi ihtiyaç duyulabilecek her şey mevcut.
Kızılin Köprüsü
1800 yıllık geçmişiyle, inşası Roma dönemine dayanıyor Kızılin Köprüsü’nün. Günümüze yalnızca iki ayak kısmı ulaşabilmiş olan köprünün orta kısmı eski dönemlerde bölgede yaşayan köylüler tarafından geçişi engellemek için yıkılmış. Geçtiğimiz yıllardaysa köprünün günümüze ulaşan ayak kısımlarını birleştirebilmek için restorasyon çalışmalarına başlandı.
Dolmen Mezarları
Üçgen şeklinde birbirine yaslanmış iki taş ve bu taşların üzerine yerleştirilen başka bir taşla oluşturulmuş Dolmen Mezarları, Besni’nin en ilgi çekici tarihi eserleri arasında yer alıyor. Taş devri zamanlarından kalma olduğu düşünülen Dolmen Mezarları bölgenin ilgi çekici tarihi kalıntılarından biri.
Dikilitaş (Sesönk)
Bir çeşit anıt mezar olan yapının Kommagene Krallığı döneminden kalma olduğu biliniyor. Yaklaşık 10 metre uzunluğunda sütunların bulunduğu yapı devasa boyutlarıyla dikkat çekiyor. Sütunların üzerinde bulunan kabartmalardaysa çeşitli motifler bulunuyor. Aslan, erkek ve kadın motiflerinin işlendiği kabartmalar sütunu görkemli kılan ayrıntılar arasında.
Atatürk Barajı’nın yapımıyla beraber bir kısmı sular altında kalan ören yerinin sağlam kalan kısmı geçmiş dönemlerin canlı kanıtı olarak günümüze ulaşmış durumda. Besni Ören Yeri‘nin ayakta kalan kısmında birçok tarihi eser bulunuyor. Bu eserler arasında geçmiş dönem mimarisi yansıtan hamam, çeşme gibi eserler göz dolduruyor.
Kurşunlu Camii (foto: sinan doğan)
Besni Ören Yeri’nde bulunan tarihi kalıntılar arasında yer alan camii mimarisiyle dikkatleri üzerine çekiyor. Bölgedeki diğer eserlerin aksine Arap mimarisinin hâkim olduğu caminin kim tarafından yaptırıldığı bilinmiyor. Uzun yıllar boyunca tahrip olmuş camii 2005 yılında restore edilerek hem Besni halkının kullanımına açılmış hem de kültür mirasına kazandırılmış bir yapı.
Besni’de bulunan tarihi yapılar arasında günümüze bütün halinde ulaşabilmiş nadir eserlerden. Kayalıklar arasında oldukça sivri bir tepeye inşa edilmiş olan Besni Kalesi’nin kim tarafından yaptırıldığı hakkında kesin bilgi bulunmasa da çok eski tarihlere dayandığı bariz. Ancak Besni Kalesi’nin hem dış cephesi hem de iç kısmı hala sağlam durumda. Besni Kalesi duvarlarında bulunan kalıntılardaysa İslami döneme ait motifler mevcut.
Sofraz Anıtları
Roma dönemi kalıntılarından olduğu bilinen Sofraz Anıtları iki anıt mezardan oluşuyor. Tümülüs şeklinde olan Sofraz Anıtları 15 metre yüksekliğiyle ihtişamlı bir görüntü sergilemektedir. Anıtların yanı sıra pek çok Roma dönemine ait kalıntı da bulunuyor. Sofraz Anıtları içerisinde buluna odalardaki mezarlar ve lahitler oldukça dikkat çekiyor.
Eski Besni Ören Yeri içerisinde yer alan Kızılcaoba Camii’nin inşa yılı hakkında bilgi bulunmasa da eski beylikler tarafından yaptırıldığı düşünülüyor. Sadece belli başlı bölümleri günümüze ulaşabilmiş camii kalıntısı Eski Besni Ören Yeri’nin rağbet gören kalıntıları arasında bulunuyor.
Çörmük İçmesi olarak da bilinen Besni İçmesi bölge halkı tarafından şifa kaynağı olarak biliniyor. Temmuz ve ağustos ayları arasındaki dönemde etrafa koku yayan içmenin özellikle bu dönemlerde şifalı olduğu sanılıyor. Yıl içerisinde pek çok insanın şifa bulmak amacıyla geldiği içmenin kabızlık, böbrek iltihabı ve böbrek taşına iyi geldiği biliniyor.